Seni Duyuyorum: Başınız KPI'lar ile Dertte mi?
KPI'ların sizi nasıl bunaltabileceğini ve bu durumla nasıl başa çıkabileceğinizi birlikte keşfedelim.


Onur Kendir
Fintech, Dijital Pazarlama ve Yapay Zekada Kıdemli Mühendislik Lideri
Bu bölüm senin için. Ve belki de okumalısın, çünkü bir daha böyle bir içeriğe denk gelmeyebilirsin.
Bu kez farklı bir şey yapmak istedim. Teknoloji trendlerinden, stratejik analizlerden uzaklaşıp biraz daha insani bir yere dokunmak istiyorum. Çünkü bazen en çok ihtiyacımız olan şey, bizi anlayan bir ses duymaktır.
KPI'lar… Bu üç harfli kelime bazen ne kadar da yorucu olabiliyor, değil mi? Bugün o rakamların arkasındaki hikayeye bakalım istiyorum. Çünkü o hikayeyi yaşayan tek kişi sen değilsin.
Bir dijital pazarlama çalışanı olarak her gün uyanıyorsun. Kahveni alıyorsun, bilgisayarını açıyorsun. Önünde bir hedef: Bu ay 150 bin dolar ciro. Elinden geleni yapıyorsun. Kampanyaları kuruyor, bütçeleri belirliyor, reklamları yönetiyor, CRM ile satış ekibini dengede tutuyor, segmentasyon yapıyor, A/B testlerini çalıştırıyor, analizleri takip ediyorsun. Yani aslında her şeyi yapıyorsun.
Ama ay sonu geldiğinde hedef tutmamış oluyor. Ve bir anda tüm gözler sana çevriliyor. Sanki her şey senin suçunmuş gibi davranılıyor.
Oysa suçlu değilsin. Elinden geleni yaptın.
Gerçek Sorumluluk
Senin Omuzlarındaki Yük
Dijital pazarlama çalışanı olarak sadece reklam yönetmiyorsun; aslında tüm şirketin yükünü taşıyorsun. Çünkü senin ciroyu artırman, şirketteki herkesin maaşını zamanında alması anlamına geliyor. Güzel bir sorumluluk, ama aynı zamanda çok ağır.
Her sabah aynı düşünceyle uyanıyorsun: Bugün nasıl daha fazla müşteriye ulaşabilirim? Kampanyaları kuruyor, bütçeleri ayarlıyor, reklamları yayınlıyorsun. CRM ve satış arasında köprü oluyorsun. Segmentasyon yapıyor, testler çalıştırıyor, verileri analiz ediyorsun.
Ama yine ay sonu geliyor ve hedef tutmuyor. Sonra sanki tüm sistemin yükü sadece senin sırtındaymış gibi davranılıyor.
Oysa gerçekte suçlu sen değilsin. Çünkü sistemin kendisinde sorunlar var: web sitesi yavaş, sosyal medya düzensiz, içerik kalitesi düşük, müşteri hizmetleri yetersiz. Sen elinden geleni yapıyorsun, ama eksik zincirin yükü sana kalıyor.
Gerçek şu:
• Sen sadece sistemin bir parçasısın, tüm sorumluluk sende değil
• Ama en ağır yük senin omuzlarında
• Bu sorumluluk değerli, ama aynı zamanda çok yorucu
Gerçek Sorun
Bütçe Tuzağı
Bir strateji geliştirdin, reklamın ötesine geçmek istedin. Ancak bütçe istedin ve onay alamadın. Ya da çok az destek aldığın için yeni bir çözümü öne çıkaramadın.
Alternatif yollar deniyorsun. Bazen başarılı da oluyorsun. Ama bütçe yetersizliği nedeniyle potansiyelin hep sınırlı kalıyor. Ciroyu bir sonraki ay belki yüzde yirmi artırabiliyorsun — ama kimse bu emeği görmüyor.
Aslında reklama ayrılan bütçenin sadece bir kısmı güçlü bir içerik stratejisine aktarılsa, birkaç ay sonra belki de reklamsız bile sürdürülebilir gelir elde edebilirdin.
İçerik ve dönüşüm stratejisi, uzun vadede reklamdan çok daha etkilidir. Doğru yatırım yapıldığında bir şirketin yıllarca düzenli büyümesini sağlayabilir. Bunun için önce bakış açını değiştirmen gerekiyor.
Gerçek sorun şu:
• Alternatif çözümler buluyorsun ama bütçe yetersiz
• Performansın var ama beklentiler hep daha yüksek
• İçerik stratejisi reklamdan daha etkili, ama doğru perspektifi kazanmak şart
Bakış Açını Değiştir
Dönüştürücü Olmak
Kendini sadece optimize eden biri olarak değil, bir dönüştürücü olarak görmeye başlamalısın. Standardı öğrenmek değil, onu yeniden tanımlamak gerek.
Dönüştürmek senin için ne demek?
Yeni bir web sitesi tasarlamak belki. Daha kullanıcı odaklı, daha psikolojik, daha satış hedefli. Ama sadece görsel olarak değil — altyapısal olarak da farklı olmalı. Örneğin, içerik yönetimi seni boğan bir sistemde değil, üretimi hızlandıran bir düzende olmalı.
AI'yi anlamalısın. Sadece kullanmak değil, onunla birlikte düşünmek. Metin, görsel, video… Her biri için farklı dinamikler var. SEO evet, ama artık bu kelime bile yetersiz. Gerçek hedef, kullanıcının zihniyle bağ kurmak. Bu SEO değil — bu iletişimin, empatiyle birleşmiş hali.
İçerik üretmek, onu biçimlendirmek, büyütmek, sonra birçok platformda yaşatmak... Bu artık yeni bir düşünce şekli. Bu yüzden klasik kampanya kalıplarına takılmak yerine, önce bir profesyonel gibi düşünmeli, sonra da kendi matriksini oluşturmalısın.
Unutma:
• Sen bir dönüştürücüsün, sadece optimize eden değil
• Bakış açını değiştir, kendi sistemini kur
• Zorluklar seni durdurmak için değil, sınırlarını aşman için var
Seni Duyuyorum
Bu yazı serisinde profesyonel hayatta yaşadığımız zorlukları, endişeleri ve umutları paylaşacağız. Bazen bir hikaye, bazen bir tavsiye, bazen sadece seni anlıyorum demek için buradayım.
Eğer KPI'lar seni zorluyorsa, kendini yetersiz hissediyorsan ya da sadece yaşadıklarını paylaşmak istiyorsan, bana yazabilirsin. Seni dinlemek, anlamak ve elimden geldiğince yardımcı olmak isterim.
Bir sonraki bölümde impostor sendromunu konuşacağız. "Gerçekten bu işi yapabilir miyim?" sorusunu kendine sormuş herkes için yazacağım.
Unutma, sen suçlu değilsin. Elinden geleni yaptın.
Sen bir dönüştürücüsün. Zorluklar seni pes ettirmek için değil, çemberi aşman için var. Seni anlayan insanlar var. Ve ben de onlardan biriyim.
Eğer fark yaratmak istiyorsan, bu seriyi sonuna kadar oku. Çünkü gerçek dönüşüm bir yazıda değil, adım adım kendini keşfettiğin süreçte başlar.
Sık Sorulan Sorular
KPI'ları tutturamadığımda ne yapmalıyım?
Öncelikle kendinizi suçlamayın. KPI başarısızlığı genellikle sistemin bir parçasından değil, birçok parçasından kaynaklanır. Web sitesi hızı, içerik kalitesi, müşteri hizmetleri gibi kontrol edemediğiniz faktörler sonuçları doğrudan etkiler. Yapabileceğiniz en önemli şey, kendi katkınızı netleştirmek ve sistemdeki zayıf noktaları görünür kılmaktır.
Dijital pazarlama çalışanı olarak neden bu kadar yük üstleniyor gibiyim?
Çünkü dijital pazarlama artık sadece reklam yönetimi değil; şirketin tüm ciro hedefinin omuzlarınıza yüklendiği bir rol. Kampanyaları yönetmek, CRM ile satış arasında köprü kurmak, bütçeyi dengede tutmak ve sonuçları raporlamak gibi çok katmanlı sorumluluklarınız var. Bu yük gerçek ve ağırdır.
Bütçe yetersizliği karşısında nasıl çözüm bulabilirim?
Alternatif stratejiler geliştirin. Reklamdan elde edemediğiniz sonuçları, içerik stratejisi ve organik büyüme ile destekleyin. Uzun vadede kalıcı sonuçlar veren SEO, blog yazıları ve kullanıcı odaklı içerik üretimine yönelin. Reklam bütçesi kısıtlıysa sürdürülebilir yöntemlere odaklanın.
Dönüştürücü olmak ne anlama gelir?
Dönüştürücü olmak, sadece mevcut sistemleri optimize etmekle yetinmemek demektir. Web sitesinin tasarımını değiştirmek, AI araçlarını anlamak, içerik stratejisini yeniden kurmak gibi köklü değişikliklere odaklanırsınız. Standartları öğrenmek yerine, standartları yeniden tanımlarsınız.
İmpostor sendromu ile nasıl başa çıkabilirim?
İmpostor sendromu, özellikle sorumluluğu yüksek rollerde çok yaygındır. Kendinizi yetersiz hissettiğinizde, gerçekten yetersiz olduğunuz için değil, sistemin karmaşıklığı ve beklentilerin yüksekliği sizi zorladığı için böyle hissediyorsunuz. Bu hissiyatı normalleştirmek, üstesinden gelmenin ilk adımıdır.
Başarısız olduğumda ekibe nasıl açıklama yapmalıyım?
Şeffaf olun. KPI'ların tutmamasının nedenlerini verilerle destekleyin. Hangi adımları attığınızı, nerede zorlandığınızı ve alternatif çözüm önerilerinizi sunun. Savunmaya geçmek yerine, sistemdeki zayıf noktaları görünür kılmak sizi güçlendirir.
Profesyonel hayatta kendimi daha güçlü hissetmek için ne yapmalıyım?
Kendi matriksinizi oluşturun. Standart rollerin ötesine geçip, AI, içerik psikolojisi, SEO derinliği gibi alanlarda kendinizi geliştirin. T-modeli yetkinlik kazanın: bir alanda derinleşin, diğerlerinde temel bilgiye sahip olun. Bu sizi vazgeçilmez kılar.

FinTech Growth Strategies
Data-Driven Digital Marketing & AI Innovation